top of page
Yazarın fotoğrafıFatih Berkay Tiryaki

Âşık Mehmet Ali Akçınar Hakkında


Mehmet Ali Akçınar belki de âşıklık geleneğini yaşatan, yaşayan sayısı az miraslarımızdan. Evet miras diyorum onun için çünkü bir milletin kültürünü sanatçıları yaşatır ve ileri kuşaklara aktarır. Tabii sanatçı demişken şundan da bahsetmek gerekiyor, Mehmet Ali Akçınar sıradan bir şair değil âşıklık geleneğini sürdürerek şiirlerini doğaçlama bir şekilde anlık olarak dizelerde ortaya çıkartabilen, tek kelimeden -kendi söylediği gibi binlerce anlam çıkartarak karşı tarafa anlatan oldukça değerli bir temsilci. Öyle ki Mehmet Ali Akçınar'a göre şairlik tek kelimeyi her yerde kullanarak şiiri kısır etmek değil tek kelimeyle binlerce anlam çıkartarak şiirin ufkunu genişletmek yani cevami’ul-kelim’e sahip olmaktır.


1. Mehmet Ali Akçınar Kimdir?


Akçınar, Berşem adlı şiirinde ifade ettiği gibi henüz on bir yaşındayken rüyasında bade içerek âşık olur. Akçınar, gördüğü rüyayı şöyle anlatır: “On bir yaşlarındayken çobanlık yapıyordum, bir gün yolda giderken, arazide tahammül edilmeyecek bir uyku bastırdı ve mecburen yattım, uykumda Osmanlı elbiseli üç kişi geldi ve bunlar bana kırmızı bir bade verdiler. Ben içmem dediysem de ısrar ederek, “İçeceksin.” dediler. “Sen kimsin?” dedim, biri, “Ben Yunus Emre’yim”, öbürü, “Ben Hacı Bektaş-ı Veli’yim”, öbürü de “Ben Ahmet Yesevi’yim.” dedi. Bir müddet badeyi içip içmeme konusunda tartıştık. Onlar içmem konusunda ısrarcı oldular. Bunun üzerine ben de içtim. Badeyi içer içmez hemen uyandım. Koyunların yarısı daha beni geçmemişti yani bir iki dakika ancak geçmişti. Sanki zaman içinde zamanı yaşamıştım.”


Berşem

Bin dokuz yüz elli dünyaya geldim

Bahtım kara çıktı şaşar giderim

Hayrı da şerri de ben haktan bildim

Susuz kazanlarda pişer giderim.


Yeni girmiş idim on bir yaşıma

Elde bade üç pir çıktı karşıma

İçtim onu neler geldi başıma

Coşkun seller oldum taşar giderim.


İlimiz Afyon’dur Emirdağlıyım

İkrarım var bir mürşide bağlıyım

Yunusun ben, manevi bir oğluyum

Sinemi elimle eşer giderim.


Piribeyli derler bizim yurdumuz

Kavim kardeş aramıyor ardımız

Gün geçtikçe yeğin oldu derdimiz

İz olmayan yola düşer giderim.


Beş kardeşim vardır benimle olan

Kimi akrep oldu kimisi yılan

Hısım akraba mı hepisi yalan

Uzak durmak için koşar giderim.


Gurbette başıma yağıyor karlar

Sıladan ayrılan hiç onmaz derler

Burnumda tütüyor doğduğum yerler

Aşılmaz dağları aşar giderim.


Hiç kalmadı tutunacak dalımız

Şu zalim gurbette yaman halımız

Korkarım sılaya gitmez ölümüz

Sinemde yarayı deşer ağlarım.


Deli gönlüm her an sılayı özler

Serde hasretlik var yürekte közler

İki oğul bir kız, yolumu gözler

Canlı bir ölüyüm yaşar giderim.


Mehmet Alim sabır eyle gün doğar

Dağılır karanlık rahmetler yağar

Yaralı aslanı çakallar boğar

Bu kara yazgıma şaşar giderim.


2. Ahmet Urfalı’nın Âşık Mehmet Ali Akçınar Yorumu

“Kelimeler ak güvercinler misali yüreğinden kanatlanıyor gökyüzüne. Kır çiçekleri rayihalar dağıtıyor dizelerinde. İbrişim sarar gibi, kanaviçe işler gibi güzelliklerle donatıyor şiirini. Bazen Karacaoğlan oluyor, Elif’in peşinde koşan. Bazen Köroğlu oluyor, zalim Bolu Beyi’ne başkaldırıyor. Bazen Yunus Emre oluyor, boyun büküyor olgun başaklar gibi ama her halükârda ozanca, âşıkça coşuyor, ozanca söylüyor; içten, art niyetsiz…’’    


3. Âşık Mehmet Ali Akçınar’ın Brüksel Anısı

Gurbette olduğu ve en üretken olduğu bir dönemde Mehmet Ali Akçınar başından geçen bir hikâyeyi anlattı bana. Bu hikâyede Brüksel’de bir kahvede otururken üç âşık gelmiş kahveye. Birkaç sohbet üzerine Mehmet Ali Akçınar’ın şair olduğunu öğrenen bu üç ozan aynı zamanda bir hiciv (Hiciv bir kişiyi, geleneği, durumu vb. iğnelemek, eleştirmek, yermek için yazılan söz.) şairi olan Akçınar’ı bir atışmaya davet ederler. Akçınar ilk başta kabul etmese de sonrasında kabul eder ve sohbetlerinin bir kısmında geçen “bitle pire’’ kelimelerini bu atışmanın öyle bir yerinde kullanır ki ozanlar atışmaya devam etmeden sazlarını çıkarıp ona uzatırlar. Elinde üç sazı da tutan Akçınar’ın söylediğine göre Akçınar âşıklara sazlarını belli bir fiyata orada tekrardan satıp hem manevi hem maddi bir ezicilikle atışmadan galip çıkar. Bu da doğaçlama yeteneğinin ne denli güçlü olduğunu gösteriyor bizlere.


4. Âşık Akçınar’ın Düşünceleri

“Şair herkesin bildiği, konuştuğu kelimeleri şiirlere döküp daha farklı işleyen kişidir. Önemli olan bu kelimeleri bilmek değil kelimeleri doğru yerde kullanarak şiire bir ahenk katmaktır.’’ diyor Mehmet Ali Akçınar. Bu yorumundaki bilgiye kendi söylediği gibi şunu da katmak gerekiyor ki yazmak için kesinlikle okuyup biriktirmesi gerekiyor insanın yoksa kısır bir şiirden öte elimizde bir şey kalmayacağı kuşkusuz bir gerçek.

“Şiiri anlamayan, şiire değer vermeyen birine şiir yazmanın bir manası yoktur.’’

Mehmet Ali Akçınar’la geçen sohbetimde aldığım notlardan birisi ve en çok desteklediğim görüşlerinden biri de budur çünkü anlamayana şiir yazmak yobaza laf anlatmaktan farksızdır. Çöp kutusuna koparıp atılan bir şiir, muhtemelen değerini anlamayan birine şiiri okumaktan daha iyidir. “Şairlik sonradan olacak bir şey değildir. Genetikte olması gerek. Benim anneannem ve dedem şairdi, onlardan bana geçen bir şey bu. Herkes şiir yazabilir ama şair olamaz.’’

Bir bilgi birikimi olmasının yanında Şair Akçınar’a göre genetik yoluyla kesinlikle bir yeteneğin geçmesi gerekiyor bireyden bireye.


Son Cümleler

Mehmet Ali Akçınar benim için büyük bir gurur kaynağı ve değerli bir mirastır. Onun hakkında bir yazı yazmak istediğimi söylediğimde teşvik etmenin yanı sıra oldukça ilgili bir şekilde sorduğumu soruları cevaplayıp usta bir şair olmasının yanı sıra alçakgönüllü ve enerjik bir şekilde hastalığına ve yeni taburcu olmuş olmasına rağmen benimle sohbet etmiştir. Günümüzde Antalya’da ikamet eden Mehmet Ali Akçınar, şiirlerinde insanın özüne dokunmayı ve ulaşmayı o kadar iyi biliyor ki insan yeri gelince gülüyor, yeri gelince kederleniyor onun şiirlerinde. Bir halk şairi olup halkın sesini duyurmaya çalışan Akçınar, Ahmet Urfalı’nın da dediği gibi yeri gelince Karacaoğlan, Köroğlu, Dadaloğlu ve daha nicesi olup kucak açıyor halkına şiirleriyle. Öz Türkçe kullanıyor. Edebi sanatlarıyla bir marangoz gibi oyup kelimeleri dışarı vurmasını sağlıyor tüm güzelliğinin. Akrabalık bağımızın yanı sıra hayranlık duyduğum, benim atam olan Sayın Akçınar bana kültürümüzü ve âdetlerimizi o kadar güzel bir dille anlatıp aşılıyor ki benim neslimin bu kadar asimile olması kuşkusuz abes geliyor gözüme. Son olarak şunu söylemek istiyorum: Kültürümüzü yaşatıp ilerletecek olan biz gençleriz ancak öğrenip terbiyesini alacağımız kişiler kuşkusuz büyüklerimizdir. Bu yüzden onlara her daim başımızın üstünde yerleri olduğunu göstererek hâl ve hareketlerimizi buna göre sergilememiz, koruyup kollamamız, yardım etmemiz gerekiyor. Hele ki karşımızda bir halk âşığı varsa…


Kaynakça

İpek, M. (23 Şubat 2019). “Mehmet Ali/Akçınar, Mehmet Ali Akçınar.” [Erişim Tarihi: 8 Aralık 2024]. https://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/mehmet-ali-akcinar-mehmet-ali-akcinar

Urfalı, A. (16 Kasım 2020). “Aşık Mehmet Ali Akçınar”. https://www.emirdag.com.tr/index.php/ahmet-urfal/7307-asik-mehmt-ali-akcinar

Facebook, Mehmet Ali Akçinar. https://www.facebook.com/santimentalpoem

Wikipedia. (2024). Hiciv. [Erişim Tarihi: 06 Ağustos 2024]. https://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Hiciv&oldid=31566616.

Yorumlar


bottom of page