top of page

Sâdî ile Shakespeare



Dünyadaki bütün kültürlerin kökeni ile şair ve sanatçıların ilham kaynağı birdir. Bu, ışığın dünyasıdır. Aralarındaki fark sadece tarzlarda gizlidir. Bundan yola çıkarak Sâdî ile Shakespeare arasında birçok benzerlik görülmektedir. Biri İran’dan Fars kökenli bir şair iken diğeri Avrupa’dan İngiliz kökenli şair ve oyun yazarıdır. Bu tür benzerlikler öylesine çoktur ki Shakespeare’in adeta Sâdî’nin öğrencisi olduğu düşünülebilir. Bu iki büyük şairin kendi ana dillerini etkilemeleri aralarındaki benzerliklerden birisidir. Öyle ki Sâdî’nin sözlerinin çoğu bugün halk arasında atasözüne dönüşmüştür. İngilizce ise Shakespeare’den sonra bir istikrara kavuşmuştur. İkisi de kendi sanatlarının değerinin farkındadırlar. Sâdî kendi şiirini ölümsüz olarak bilirken Shakespeare kendi şiirini başka bir dünyaya ait olarak niteler. Shakespeare, kendisine “Bu güzel şiirleri ne zamanlar yazıyorsun?” diye sorulduğunda cevaben, “Tanrı’nın meleği kulağıma fısıldadığı zaman.” demiştir.


Ben feryad eden o kuşum ki yüzüm toprağa düşse de Gülistanımdan anlamlar yükselecek

-Sâdî


Elbette ki bu sözler şairlerin egosundan ileri gelmemektedir. Nitekim bu insanlar kendi varlıklarını yok sayıp var olan her şeyi Tanrı’nın nimeti olarak görmektedirler. Sâdî ve Shakespeare başta olmak üzere şairler dünyanın fani olduğundan çok söz etmişlerdir. Shakespeare, “Dünya bir tiyatro sahnesi ve insanlar içinde oyuncu.” demiştir.


Buna göre iki saatlik bir tiyatro oyununun yedi bölümü bulunmaktadır:

1- Hemşirenin kucağında körpe bir bebektir.

2- Yüzü güneş gibi, çantası sırtında ve isteksizce okula giden bir çocuktur.

3- Kor gibi yanan ve sevgilisine romantik bir şiir okuyan bir aşıktır.

4- Küçücük bir itibar ve yetki arayışındaki küfreden sakallı bir askerdir.

5- Rüşvet diye verilen horozları yemekten karnı şişmiş bir yargıçtır. (Herkesin dişi turşuyla yıpranır ama yargıcın tatlıyla. -Sâdî).

6- Eski kıyafet ve gözlükle beliren yaşlı bir adamdır. Gençliğini bu dünyaya harcamış ve hatıralarından başka bir şeyi olmayan biridir. Bu son sahnede yaşam sürecinin başına, çocukluğuna döner; unutkanlık, dişsizlik, akılsızlık... hiçlik.


Bu açıklamalardan sonra Sâdî’nin dilinden dinleyelim:


Ey bir zaman karında nutfe olan insan

Başka bir zamanda bebek idin

Bir müddet sonra büyüdün, olgunlaştın

Selvi boylu oldun, güzelleştin

Aynı zamanda itibarlı biri oldun

Savaş alanında, savaşçı adam

Gördüklerin geçti, kalmadı

Bugün gördüklerin de geçecek, kalmayacak

Er ya da geç senin bedenin

Toprak, sonra toz olacak

İnsandan iyi bir ad kalması

Muhteşem bir saraydan iyidir.


Sâdî ve Shakespeare müzik hakkında çokça söz etmişlerdir. Müziği göksel bilmişler ve Dünya’nın müzikle dolu olduğundan bahsetmişlerdir. Shakespeare’e göre müzikten zevk almayan biri cinayet ve insanlık dışı işlere yatkındır. Ayrıca, “Her yıldız şarkı söyleyen bir melektir. Eğer duymuyorsanız siz sağırsınızdır.” demiştir.


Dünya semayla, sarhoşlukla ve coşkuyla doludur

Ama kör insan aynada ne görebilir ki? -Sâdî


Sevgiliyle dans etmek bu dünyanın başını ayaklar altına alıp ezmektir. -Shakespeare


Bilir misin sarhoşlar neden sema ediyorlar (dans ediyorlar)

Kalplerine bir kapı açılmış bir şeyler girmiş hissediyorlar

Sonra ellerini kainata açıyorlar. -Sâdî


İnsanlık makamı da Sâdî ve Shakespeare’in ortak konularından birisidir:


Yemek, yatmak, öfke ve şehvet; isyan ve cehalettir

Hayvanın insanlık aleminden haberi yok

Meğer insan değil miydin? Neden şeytan seni kendine uydurdu?

Çünkü melek insanın rütbesine gelemez

Eğer bu açgözlülük senin doğandan giderse

Bütün ömür boyu gerçek insan gibi yaşayacaksın

Sadece Allah bilir insan hangi rütbeye gelebilir

Bak insanlık rütbesi ne kadar yücedir. -Sâdî


İnsan tuhaf bir yaratıktır. Ne kadar da onurlu bir aklı var! Yetenekleri sonsuzdur. Tanrı gibi düşünüyor, uygulamada melek gibidir. Hayvanların padişahı ve en muhteşem olanıdır. -Shakespeare


Ve son olarak Sâdî zaten aşkın peygamberidir.


Bana Sâdî aşktan bahsetme diyorlar

Bahsederim ve benden sonra da bahsedecekler

Aşk bir alevdir ve ölüm gelmedikçe gitmez

Herkesin suretinde bu alevden bir işaret var

Ey Sâdî sen bu dalgadan (aşk) gemini dışarı çıkaramazsın

Çünkü aşk deryasının sonu yoktur

Eğer aşk ve aşkın acısı olmasaydı 

Aşk hakkında bu kadar konuşulmazdı. -Sâdî


Aşk ölümsüz bir gösteridir; fırtınaların içine girer ama titremez ve yolunu kaybetmiş her gemiye bir fenerdir. Zaman aşkı yok edemez. Aşk kıyamete kadar kalacaktır. Eğer benim bu sözlerim yanlış olsaydı ben şiir yazamazdım ve hiç kimse aşık olmazdı. -Shakespeare

Comentarios


Adsız tasarım-77.png
  • alt.text.label.Twitter
  • alt.text.label.Instagram
  • Youtube
  • alt.text.label.Facebook

©2024, KAF | Kültür Araştırmaları ve Faaliyetleri Merkezi. Tüm Hakları Saklıdır.

bottom of page