Musaddık ve Ajax Operasyonu
- Oral Toğa
- 18 Mar 2024
- 6 dakikada okunur

Dr. Muhammed Musaddık’ın Hayatı ve Başbakanlığı Öncesi İran’da Siyasi Durum
Muhammed Musaddık 16 Haziran 1882’de Tahran’da doğmuş ve 5 Mart 1967’de yine Tahran’da hayatını kaybetmiştir. 1951 ila 1953 arası iki sene süren başbakanlık yapmış, 1953’te ABD ve İngiltere’nin ortak düzenlediği bir darbeyle iktidardan indirilmiştir. Özellikle İngiliz petrol tesislerini millileştirmesi ve dönemin şahı Şah Muhammed Rıza Pehlevi’yle yaşadığı iktidar çekişmesiyle modern İran tarihine damgasını vurmuştur.
Musaddık, aristokrat bir aileden gelmektedir. Babası da kendisi gibi devletin çeşitli kademelerinde görevlerde bulunmuştur. Meşhur "Tütün İsyanı" patlak verdiğinde Musaddık sekiz yaşındaydı. İlk meclis için yapılan 1906 seçimlerinde İsfahan’dan adaylığını koymuş ve seçilmiştir. Ancak yaş sınırına takıldığından meclise girememiştir. Bu onun ilk siyasi adımı olmuştur. Eğitimi için Paris’te Siyasal Bilimler Fakültesi'ne gittiyse de teşhis konulamayan hastalıkları sebebiyle İran’a geri dönmek zorunda kalmıştır. Daha sonra o da oğul Şah Pehlevi gibi İsviçre’de eğitim almış, Lozan Üniversitesi’nde hukuk doktorası yapmıştır. Ailesinden gelen "Es-Sultani" ünvanını kullanmaktan kaçınmış, onun yerine aldığı doktora eğitimine istinaden “doktor” unvanını kullanmıştır. Ayrıca kendisi her ne kadar İran’ın orta sınıfının desteğiyle iktidara gelmiş olsa da aristokrat sınıfıyla kan veya evlilik yoluyla akrabalıkları bulunmaktadır. Kendisi Feth Ali Şah’ın Baş Veziri ünlü Muhsin Aştiyani’nin birinci göbekten torunudur.

Baba Şah Pehlevi’nin 1921’de düzenlediği darbeyle birlikte önce maliye bakanlığı sonra da dışişleri bakanlığı görevlerinde bulunmuştur. 1923 yılında Ulusal Danışma Meclis’ine seçilmiştir. Rıza Pehlevi’nin kendini 1925’te şah ilan etmesiyle birlikte bu duruma karşı çıkmış ve bütün görevlerinden uzaklaştırılmıştır. Baba Şah Pehlevi’nin tahttan 1941 yılında indirilişinden sonra siyasi yaşama tekrar dönmüş ve 1944 yılında meclise seçilmiştir. 1940’lı yıllar İran’da siyasetin oldukça karmaşık olduğu ve milliyetçi dalganın yükseldiği yıllar olmuştur. Dış politikada hükümet üstünde Sovyetler ve İngiliz baskısı var olmuş, içeride ise karışıklıklar söz konusu olmuştur. Ülkenin bir yanında daha sonraları Musaddık’ın da büyük destekçilerinden Ayetullah Seyid Kaşani önderliğinde İslamcılar bulunmaktaydı. Bunlar Batı dünyasından İran’a girecek hiçbir şeye razı değillerdi ve en ufak modernleşme atılımında başkaldırmaktaydılar. Ülkenin öbür kesiminde ise komünist ve Moskova’ya bağlı iyi organize edilmiş sol parti Tudeh bulunmaktaydı. Tüm bunların arasında da tüm sistemi reforme etmek isteyen milliyetçiler, reformcular ve cumhuriyetçiler bulunmaktaydı. Ayrıca ilk fırsatta iktidarı ele geçirmek için sabırsızlanan subaylar da bu grubun içindeydiler.
Özetle, ülkede siyasi bir birliktelikten söz etmek o yıllar için zordur. Ülkedeki siyasi grupların tek birleştirici noktası olarak İngiltere üzerinden gelişen Batı düşmanlığıdır diyebiliriz. Zira Anglo-Iranian Oil Company üzerinden gelişen nefreti anlamak için şirketin ve İran’ın paylarına düşen karlara bakmak yeterli olacaktır. Şirket 1945 – 1950 arasında 250 milyon Pound kâr yaptığını açıklamıştır. İran’a ise 90 milyon Pound düşmüştür. Bu sayı İngiltere hükümetinin şirketten aldığı vergiden daha düşük bir sayıdır. Üstelik İngilizlerin donanmalarına ucuz benzin sağladığı söylentileri halkın tepkisini daha da alevlendirmiştir. Bir süre sonra yapılan siyasetler genelde bu şirkete karşı söylemlerle desteklenir olmuştur. Zira şirket Batı’nın “şeytanlığının” sembolü gibi görünmekteydi. Bütün bunların dışında Fedaiyan-e İslam örgütü de o yıllar içinde “kafir” ilan ettiği kişilere suikastlar düzenlemiştir. Bu suikastlardan birisi Şah’a yönelik olsa da Şah suikasttan hafif yaralarla kurtulmuştur.

İşte Musaddık’ın yükselişe geçtiği dönemde İran’daki siyasi hava böyleydi. Bir İngiliz Maslahatgüzarı Tahran Parlamentosu’nda yaptığı bir konuşmada “Milletvekilleri rüşvet bekler.” diyerek dönemin bozulmuşluğunu özetlemiştir. Musaddık, 1940’lı yılların ikinci yarısında Sovyetler’e İran’ın kuzeyinde petrol çıkarma ve arama imtiyazına karşı ciddi bir muhalefet yürütmüş ve bunda da başarılı olmuştur. Ardından yukarıda da bahsettiğimiz Anglo-Iranian Oil Company’ye karşı bir kampanya başlatmış ve millileştirilmesi gerektiği yönünde söylemlerde bulunarak kitlelerin desteğini ve saygısını kazanmıştır. Bununla ilgili 1951 yılında bir yasa tasarısı vermiştir ve meclisten geçmiştir. Bunun üzerine Şah, meclisin bu kararıyla gücüne güç katan Musaddık’ı başbakan yapmak zorunda kalmıştır.
Bu kararla birlikte İran’da siyasi ve ekonomik bunalım baş göstermeye başlamıştır. Zira Kaçar Hanedanlığı'ndan beri ülkedeki birçok sektör yabancıların elinde olmuştur ve yabancıların İran'ın ekonomisi üzerinde bir hakimiyeti söz konusu olmuştur. Çok geçmeden İngiltere İran’ın petrol pazarından çekilmiştir ve İran’ı BM’ye şikâyet etmiştir. Musaddık buna cevaben İngiltere Büyükelçiliği'ni kapatmış ve İran petrolü için yeni pazar arayışına girmiştir. Ne var ki aradığı pazarı bulamamasıyla birlikte ekonomik sıkıntılar daha da büyümeye başlamıştır. Bu sırada Musaddık’ın yükselen gücüne karşı koymaya çalışan Şah, bir fermanla 1953 Ağustos’unda Musaddık’ı görevden almak istediyse de gelişen kitle olayları sonucunda korkup kaçmak zorunda kalmıştır. Olaydan biraz sonra Musaddık muhalifleri ile daha sonra ABD’nin üst düzey yetkililerinin de itiraf ettiği üzere İngiltere – ABD ortak yapımı Ajax adıyla tanınan operasyonla Musaddık’ı devirmişler ve Şah’ın geri dönmesini sağlamışlardır.

İndirilişinden sonra Musaddık vatana ihanetle suçlanmıştır. 3 yıl hapse mahkum edilmiş ve çıktıktan sonra da hayatının geri kalanını ev hapsinde gözetim altında geçirmiştir. Musaddık 1967 yılında ev hapsindeyken yaşama veda etmiştir.
TP-AJAX Operasyonu
Operasyonu hazırlayan siyasi şartlara yukarıda değindik. Bununla beraber İngiltere, İran Meclisi'nin petrol tesislerini millileştirme kararı sonrası ilk etapta ekonomik olarak zorlayacak tedbirlerle İran’ı yola getirmeye çalışmıştır. Ardından Kıbrıs’a asker yığarak gözdağı vermek istemiştir. Bu hareketliliğe SSCB sessiz kalmayarak İran sınırına asker yığmaya başlamıştır. İngilizlerin teknisyenlerini çekmesiyle kalifiye eleman sıkıntısı yaşayan İran oldukça zor duruma düşmüştür. İngiltere uluslararası arenadaki ağırlığını koyarak İran’a ambargo uygulatmayı başarmıştır. Petrol tröstleri uyarılmış, ABD’li birkaç şirket anlaşma yapmak istemişse de sonradan vazgeçmek zorunda kalmışlardır. İran parasını imtiyazlı bir kurdan Sterlin’e çeviren anlaşma iptal edilmiş ve böylece İran büyük bir döviz kriziyle yüz yüze kalmıştır.

Bütün bu olaya halkın tepkisi oldukça sert olmuştur. Anglo-Iranian Oil Company’nin genel müdürünün evi yakılmış, Abadan’daki petrol tesislerinde büyük çapta gösteriler düzenlenmiştir. Musaddık, İngiltere’nin bütün bu aleyhte hareketlerine tepkisiz kalmamış ve İngiliz Büyükelçiliği'ni kapatarak bütün İngilizleri sınırdaşı etmiştir.
İngiltere, büyükelçiliği kapatıldıktan sonra hareket alanını genişletmek için ABD’ye başvurmuş ve yardım talep etmiştir. Ancak İran’ı kaybetmek istemeyen ve olası bir savaştan çekinen Truman yönetimi İngiltere’nin taleplerine cevap vermemiştir.
Olayların seyrinin değiştiği an 1952 Kasım’ındaki ABD’nin başkanlık seçimleri olmuştur. Zira Truman’ın yerine gelen Eisenhower, İngiltere’nin yanında yer almış ve TP-Ajax için düğmeye basılmıştır. Bu operasyonu yönetmesi için ABD eski başkanı Theodore Roosevelt’in torunu ve CIA’nin Yakın Doğu ve Asya Şefi olan Kermit Roosevelt getirilmiştir.
Başlangıç olarak Mussadık’a karşı psikolojik harp uygulanmıştır. İngiltere’nin on yıllar içerisinde kurduğu sağlam bir istihbarat ağının olması, kişilerin manipüle edilmesi veya satın alınması konusunda ABD istihbaratının işini kolaylaştırmış ve işleri daha kolay halletmesini sağlamıştır. Operasyon için gazeteciler, yerel çeteler ve din adamları satın alınmış ve kullanılmıştır. Musaddık’ın kendisine ve evine saldırılar düzenlenmiş, bu saldırılardan yaralanmadan kurtulan Musaddık için basında sanki bunları kendi kendine düzenliyormuş gibi bir hava yaratılmıştır. Bu kara propagandaların sonucunda da Musaddık en büyük destekçilerini birer birer kaybetmeye başlamıştır.
Ardından darbeyi meşru kılmak adına Şah’tan Musaddık’ı azlettiğine dair iki adet ferman imzalanması istenmiş ve fermanlar alınmıştır. Bu fermanlar Musaddık’a tebliğ edilirken eş zamanlı olarak dönemin ordu komutanı General Riyahi’nin tutuklanması için karar alınmıştır.

15 Ağustos gecesi İmparatorluk Muhafızı olan ve monarşiye sıkı bir sadakatle bağlı olan Albay Nasıri elinde fermanlarla General Riyahi’yi tutuklamaya General’in evine gitmiştir. Ancak darbenin yapılacağı söylentileri önceden General’in kulağına gittiği için önlem olarak evinden ayrılmıştır. Daha sonra Musaddık canlı yayına çıkmış, Şah’ı ve onun “yabancı iş birlikçilerinin” tezgahladığı bir darbe girişiminin bastırıldığını halka ilan etmiştir. Bunun üzerine halkın galeyanından korkan Şah, kendi kullandığı uçakla ülkeyi terk etmiştir. Darbe bastırılmış gibi gözükse de Kermit Roosevelt çalışmalara devam edeceğini rapor etmiş ve İran’da kalmaya devam etmiştir.
Musaddık’tan sonra yerine geçmesi planlanan General Zahidi ile Kermit Roosevelt bir görüşme yaparak yeni bir plan ortaya atmışlardır. Önce Şah’ın imzaladığı fermanları çoğaltıp el altından özellikle çetelerin yoğun olduğu Tahran’ın güney semtlerinde dağıtılmaya başlanmıştır. Medyayı da kontrol altında tuttuklarından fermanların ertesi gün gazetelerin birinci sayfasında yer almasını sağlamışlardır. Bununla birlikte sokakta olaylar büyümeye başlamış ve sokaklar karışmıştır. Musaddık ise hiçbir karşı müdahalede bulunmamıştır. Nihayetinde 19 Ağustos 1953’te Musaddık görevinden uzaklaştırılmıştır.

Musaddık, görevden alındıktan hemen sonra vatana ihanetle suçlanmış ve üç yıl kadar hapis yatmış, ardından ölünceye kadar ev hapsinde tutulmuştur. Başbakanını mat eden Şah ise iktidarını pekiştirmiş olarak ülkesine dönmüş ve İslam Devrimi'ne kadar geçen süre içerisinde İran’ı yönetmiştir. Bu operasyonu ABD ve İngiltere’nin ortak yürüttüğünü ilk olarak 2000 yılında ABD eski Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, ardından 2009 yılında Başkan Obama kabul etmiştir. Son olarak darbeden tam 60 yıl sonra CIA darbeyle resmi olarak ilişkisi olduğunu kabul etmiştir.
SONUÇ
İran halkı Musaddık’ın devrilişini hiç unutmamıştır. İran halkının verilen imtiyazlara karşı gelişen milli duruşlarının siyaset sahnesinde nihayet var olabileceğine dair son umutları da bu olayla birlikte sökülüp atılmıştır. Kısa ve orta vadede Batılı güçler başarılı olmuş gibi gözükse de İran İslam Devrimi ve sonrasında gelişen İran politikaları bize bunun uzun vadeli hesaplarda farklı sonuçlara sebep olduğunu göstermiştir.
Zaman geçtikçe Şah’ın giderek artan harcamaları ve bununla doğru orantılı keskinleşen yoksulluk, köyden kente göçün artması ve diğer sosyo-ekonomik sorunlar Musaddık’ın karakterinde birleşen ve onun temsil ettiği değerlere olan bağlılığı daha da arttırmıştır. Bu olay, İran’ın bugüne kadar olan Batı karşıtı söylemlerinin ve politikalarının da kesin bir kırılma noktasıdır. 1979’daki rehine krizini anlamak ve sonrasında olanları da anlamak adına Ajax Operasyonu’nun İran halkı üzerindeki etkisi iyi anlaşılmalıdır.
KAYNAKÇA
Abrahamian, E. (2011). Modern İran Tarihi. (Çev. D. Şendil). İş Bankası Kültür.
Atabaki, T. (2012). Türkiye ve İran’da Otoriter Modernleşme. Bilgi Üniversitesi.
Bailey, S. H. (Ed.). vd. (2003). The Cambridge History of Iran. (Volume. 7). From Nadir Shah To The Islamic Republic, Cambridge University.
Choueiri, Y. (Ed.). (2011). Ortadoğu Tarihi. İnkılap.
Cleveland, W. (2008). Modern Ortadoğu Tarihi. (Çev. M. Harmancı). Agora Kitaplığı.
Fekri, A. A. (2011). Tarihsel Gelişim Sürecinde İran Devrimi. Mızrak.
Gartwaite, G. (2011). İran Tarihi Pers İmparatorluğu’ndan Günümüze. İnkılap.
Kinzer, S. (2004). Şah’ın Bütün Adamları. İletişim.
Pappe, I. (2011). Ortadoğu’yu Anlamak. NTV.Yergin, D. (2014). Petrol Para ve Güç Çatışmasının Epik Öyküsü. (Çev. K. Tuncay) İş Bankası Kültür.
Comentarios