Deprem Bölgelerindeki Yağma ve Hırsızlık Suçları Üzerine
- Ahmet Burak Beldüz
- 21 Oca 2024
- 3 dakikada okunur

Ülkemiz Kahramanmaraş/Pazarcık ve Elbistan merkezli iki büyük depremin ve peşi sıra gelen artçıların şokunu yaşarken ortaya çıkan yağma iddiası içeren videolar sonrasında bu tür hareketlerin hukukumuzda nasıl cezalandırıldığı da gündemimize girmiştir.
Öncelikle şunu söylemek gerekir: Deprem anından itibaren birçok insanın hanesinden ayakkabısını, montunu alamadan çıkmış olduğunu düşünüldüğünde, ilerleyen saatlerde depremzedelerin en temel besinlere ve suya ulaşması gerektiği insan vücudunun bir gerçeğidir. Peki sırf ekmek, su gibi temel besin ihtiyacını karşılamak için kapalı marketlerden, fırınlardan bu gıda maddelerini alan kişiler yağmacı mıdır? Hayır. Hırsız mıdır? Hayır. Çünkü günlerce ya da saatlerce kapalı olabilecek marketlerden ve fırınlardan parasızlıktan dolayı beslenme ihtiyacını karşılayamayacak olan depremzedelerin bu ihtiyaçlarını karşılamaları (somut olaylarda farklı ihtimaller bulunmadığı düşünüldüğünde) zaruret/zorunluluk hâlidir. Bu durum da TCK m. 25/2’de ve TCK m. 147’de düzenlenmiştir. Her durumda cezasızlık sebebi olmasa da gerçek zorunluluk hâllerinde ihtiyaç kadar ekmeğin marketten alınması, mutlaka kullanılması gereken bir ilacın eczaneden alınması, yağma olarak kabul edilmeyebilir. Bu durum hırsızlık suçundaki zorunluluk hâli nedeniyle cezasızlık veya cezada indirim nedenidir.
Peki videolarla gündeme gelen, marketlerden çamaşır makinesi alınması, televizyon alınması gibi zaruret/zorunluluk hâli dışındakilerin ve tırların yolunun silahlı saldırılar veya tehditler ile kesilmesi durumu nedir ve hukuk bu konuda ne der?
Zorunluluk hâli oluşturmayan bu durumlar kişilerin temel ihtiyaçlarını karşılayan malzemeler olmadığından bunların alınması hırsızlık kapsamında değerlendirilebilecektir. Bu durum adi bir hırsızlık olayı olarak da değerlendirilmeyebilir. Çünkü TCK’deki ilgili hüküm gereğince hırsızlığın doğal afet sonucu yaşanan korku veya kargaşadan yararlanarak işlenmesi daha yüksek ceza ile cezalandırılmayı gerektirmektedir. Doğal afet sırasında yaşanan hırsızlık olayları TCK gereğince beş ila on yıl arasında cezalandırılmaktadır.

Ayrıca eve ya da market gibi yerlere girerken camı, kapıyı vs. kırarak içeri girilmesi hâlinde konut dokunulmazlığının ihlali ve/veya mala zarar verme suçları için de kişiler ayrıca cezalandırılabilecektir. Dahası, hırsızlık olayının gece işlenmesi hâlinde kişilerin alacağı ceza yarı oranında da arttırılacaktır.
Yağma konusuna gelince, öncelikle yağmanın ne olduğunu anlamak gerekmektedir. TCK m. 148’e göre yağma şu şekilde tanımlanmıştır: “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılma olayı.” Yağmayı hırsızlıktan ayıran en temel özellik, cebir ve tehdittir. Tırların önünün kesilmesi olayında, eğer zaruret hâli yoksa kişiler en temel ihtiyacını yalnızca istemek suretiyle almak için tırı durdurduysa burada cezasızlık sebebi bile ortaya çıkabilir. Ancak olayın böyle olmadığını düşündüğümüz bir örnekte, tırlar yağmalanmak amacıyla durdurulduysa TCK’ye göre ceza altı ila on yıl arasındadır.
TCK m. 149 nitelikli yağmayı da düzenlemiştir. Yağmanın nitelikli olması için silahla, kişinin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle, birden fazla kişi tarafından birlikte, yol kesmek suretiyle ya da konutta, işyerinde veya bunların eklentilerinde, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla, gece vaktinde işlenmesi hâllerinden birinin olması hâlinde bu suçun cezası on ila on beş yıl arasındadır.
Ayrıca nitelikli yağma suçu sırasında mağdurun kasten yaralanması sonucunda, neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralanmanın ortaya çıkması hâlinde failler ayrıca kasten yaralamadan da ceza alabilmektedir.
Ayrıca Resmi Gazete’de 11 Şubat 2023 tarihinde mükerrer sayıda yayınlanan Olağanüstü Hâl Kapsamında Yargı Alanında Alınan Tedbirlere İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin (Kararname Numarası: 120) 4. maddesi gereğince OHAL bölgelerinde OHAL süresince hırsızlık ve yağma suçlarından dolayı gözaltına alınan kişiler artık 4 gün süreyle gözaltında tutulabilmektedir. Normal şartlar altında 24 saat olan gözaltı süresinin bu süreç için 4 güne kadar uzatılmıştır.
Not: Buradaki bilgiler ve metin hukukî danışmanlık kapsamında değildir ve bağlayıcı değildir. Sadece olayın herkes tarafından anlaşılabilir olması için birkaç örnek üzerinden anlatılmıştır. Somut olay bağlamında değerlendirme yapmak için profesyonel bir hukukî danışmanlık alınması gerekmektedir.
Comentarios